Bir milletin iki seçimi…

Bir milletin iki devletinde seçimdir. Ne gariptir ki, her ikisi de 1 Kasım`dadır. 1 Kasım hem Azerbaycan, hem de Türkiye için önemli bir tarihdir. İki seçim var – ama ikisi de bir-birinden farklı. Benzerlikleri de var tabii ki…

Türkiye’de durum her geçen gün daha da zorlaşıyor. O kadar ki, Azerbaycan’a şükreder olduk. Yapılan terör eylemleri, dökülen kanlar, merkezi idarenin çaresizlik içinde bocalaması, Azerbaycanı aratır oldu. Şimdi Türkiye’den daha huzurlu gözüküyor Azerbaycan. Ama Türkiye koca devlet. İnsanı rahatlatan da bu yani. Devlette biri gider, biri gelir, ama zor olanı odur ki, giden gelmesin…

Türkiye sandık başına gidiyor. Durum vahim. Bu defa da koalisyon çıkarsa ne olur? Tabi, dünyanın en güzel nimeti demokrasi, tabi ki, milletin iradesi esastır, tabi ki, normal hükümet çıkana kadar yola devam edilmeli, seçimler yapmalı və bundan korkmamalı. Ancak ve lakin Tükiye’nin şimdiki durumunda böyle bir lüksü olmasa gerek.

Her taraftan Türkiyenin ve Türkün düşmanları saldırı durumunda. MHP ve CHP bitkin halde. Muhalefet partileri olsalar da, statükoculuktan kurtulamıyorlar. AKP ise başından Türkiye’yi bir sürü olumsuzluklara sürükledi. O kadar ki, sayın Recep Tayyip Erdoğan “açılım süreci”nin “silah depolama süreci”ne dönüştüğünü açık ve net olarak ifade etti.

Devlet yönetiminde böyle zafiyet olur mu? Senin 10 yılı aşkın süredir Türk milletine yedirmeye çalıştığın “açılım süreci” nasıl “silah depolama süreci”ne dönüşebiliyor? Nasıl olabilir böyle bir rezalet? Peki, ülkenin – koca Türkiye devletinin MİT-i, Emniyet Kurumları, Ordusu neredeydiler, acaba? Onlarda mı “açılım süreci”ndeydiler yoksa?!

Bu açıklaması ile sayın Erdoğan son 12 yılın Türkiye’nin güvenliği açısından beyhude gitdiğini itiraf etmiş oldu. Ne yazıklar ki, böyledir ve umarız ki, Türk seçmeni bu gafleti sandığa yansıtır.

Bütün çatışmazlıkları ile Türkiye’de sandık var ve sonucu etkilemek o kadar da kolay değil. Hatta demokrasiden çok, seçmenin iradesini zorlamak ve silahla, korkuyla oy almak peşinde olan HDP de bu seçimlerden çıkmayabilir. Türk milleti ve Türkiye’de yaşayan diğer milletler kimin kim olduğunu bilmeliler. HDP ona verilen oyları kötüye kullanmıştır. Bu sebepten barajı geçmeyebilir.

AKP’nin tek başına iktidar oluşu tehlikelidir. Erdoğan diktatörlüğü seven ve tiran olmaya aşık bir tiptir. Türkiye bunu bilmeli. HDP Türk milletinin ve ona inanan samimi Kürtlerin oylarını kötüye kullanıyor. HDP de aynı tiptir – o da kan ve gözyaşına pirim veriyor. MHP ve CHP bütün olumsuzluklarına rağmen, Türk milletinin umudu.

Gönül ister ki, seçimlerin sonucu başka türlü olsun.

AKP oy kaybediyor, HDP barajın altında kalıyor, MHP ve CHP oylarını ciddi bir biçimde artırıyorlar ve hükümet kuruyorlar. Hem de sağlıklı bir hükumet. Malesef, bu partilerin hiç biri tekbaşına iktidar olamıyorlar. En azından şimdiki durumda. Bunun için MHP ve CHP’nin kabuk değiştirmesi lazım…

Azerbaycan’da Türkiye’deki problemler yok. Burada sakin, propagandasız, iktidarın en güçlü kişilerinin listeleri esasında bir seçim söz konusu. Avrupa Birliğinin önceden meşru saymadığı, uluslararası kuruluşların şimdiden “adil olmayacak” dedikleri bir seçim. O kadar ki, ana muhalefet kurumu olan Milli Şuranın başkanı Cemil Hesenli şimdiden Parlamentonun kimlerden tayin olunacağını yazmış.

Buna tam anlamıyla “seçim” de demek yanlış. Azerbaycan’da tam bir atama, tayinat sözkonusu. Yani burada milli iradenin tecellisinden bahsetmek, ulusun çıkarlarını tartışmak imkanı yok. Bütün gazetelerin yüzde 99’u, televizyonların yüzde 100-ü iktidarın kontrolünde. O kadar ki, televizyonda her hangi seçim tartışması yok. Debatlar, canlı yayınlar yok. Tam bir atama. Yani daha kolay anlaşılsın diye, böyle diyelim: Sonuçta Cumhurbaşkanının iyi maaşlı bir göreve atadığı 125 kişi mevzu bahis…

Hatta Milli Güvenlik Teşkilatının başında duran bakanı Cumhurbaşkanı görevden alıyor ve bu, Azerbaycan’da deprem yaratacak bir olaydır – gazetelerden, televizyondan çıt yok. Bizim Azerbaycanımız buralara kadar geldi.

Bu kadar basit.