SAAT SATIRAM..VİYAGRA SATIRAM….

yahya daşdələnPr.dr. Yahya Taşdelen

ANKARA

Nerdende Ankaranın en işlek, günde 80 min insanın üzerinden geçtiyi üst geçitleri tapıllar. Bu üst geçitler akşamları bir bazar yerine, her şeyin bulunduğu sergilere, panayırlara benziyorlar. Buralarda ne ararsan bula bilirsiniz, sahte süs eşyaları ve hatta aspirin, yara bandı, çeşitli kalemler, yaka rozetleri, bayraklar, kravatlar, el örgüsü, banyo malzemeleri v.s-v.s. ve hatta serenat yapan halk müzisyenleri bile vardır.

Hepside üç-beş lira, o günkü geçimini temin edecek gelirlerinin peşindedirler. Şarapçılar akşam şarabının parasını çıkardımı, doğru hal meyhanelerine koşar, oralarda günün yorgunluğunu çıkarıyım derken, alkol almaktan ayakta duramazlar. Evlerinin yolunu trafik polisi yardımıle anca bulabilirler. İşte bu gibi yerleri, bizm maceracı, açık göz Azerbaycanlı kardeşlerimizde kolaylıkla buluyor ve oraları devamlı usta satıcıları arasına girerler. Adam yanında genç bir arvat ve kucağında balasile birlikte bar-bar bağırıyor, “SAAT SATIRAM, VİYAGRA SATIRAM, HAT SATIRAM”, “NEŞE SATIRAM, UCUZ SATIRAM”. Bunun üzerine bende yanına yaklaştım, bir de ne göreyim bu kişi azerbaycanlı kardeşimiz imiş. Bende yardım olsun diye bir saat almak istedim. Dedi ki, “emi sen koca kişisen, sana ucuz verecem”. “Neçiyedi” dedim, “10 dollardır, sana sekkiz dolar olur”, bir xeyli pazarlık yaptıktan sonra beş dolara verdi. “Prezidenti tanıyormusun?” sordum. “Evet” dedi, “menim atam da Naxcıvandan gelen kürtlerdendi. İndki oranın Ali Meclisi sediri Vasif müellim kimi aslen kürt neslindenik. Ama Vasf müellimle aynı nesilden olmamıza rağmen bizlere bir kapik bile kömek elemediler. Ancak özleri çalıp-çırpıp Azerbaycanı talan eliyirler. Bizim bu güzel saf, ama cin gibi kardeşimiz bir miktar para kazandıktan sonra, Ankaranın en köhne bölgelerinden biri olan ULIS semtindeki ve bent deresinde pejmürde kalanların 5-10 dolarlık pansiyondan kurtarıp, daha yukarılardaki  iki dolarlık ucuz otellere taşınıp öz arvadını da Ankaraya getirmenin çarelerini arıyormuş. Yanındaki arvadı sordum, onun da Suriyeden kaçıp Türkiyeye gelen, ortalık kadını imiş. Maalesef, vaktim olmadığı için, bir daha da kendilerini göremedim. Aldiğim sahte saati de bir arkadaşıma hediye ettim. Üstelikte çok makbule geçti..

Son söz. Diyesen bizim vatandaş bir az arvatbaz-şor göz-çapkına benziyordu…

Əlaqəli məqalələr

Bir cavab yazın

Sizin e-poçt ünvanınız dərc edilməyəcəkdir. Gərəkli sahələr * ilə işarələnmişdir

Bunu da oxuyun
Close
Back to top button