Siyasi xatirələrim…

Prof. Dr. Yəhya Daşdələn

 II yazı

 Centlimen

Son zamanlarda matbuattan öyrendiyime gore, sayın birinci cumhurbaşkanı Ayaz Muttalibov oglunun cenazesi için Baküye gelmiş. Kendilerine başsağlığı diliyorum.

Azerbaycan bağımsızlığını kazanmadan kısa zaman önce, sayın cumhurbaşkanı bir heyetle Türkiyeye gelmişlerdi. Yanılmıyorsam, o heyette Şeyh Allahşükür bey de vardı. Ankarada tahsilde olan öyrenciler bu ziyareti kabullenemiyorlar, protestoya hazırlanıyorlardı. Dernekte heyete rehberlik görevi bana verilmişti. Bugünkü “Xural” gazetesi genel yayın müdürü Evez Zeynallı da başı çeken öyrenciler arasında idi.

Bu sayın Ayaz Muttalibov bir artist gibi giyimli, güzel konuşan bir beyefendi olmasına rağmen,  beyninin içi kominizan rejimin ideolojisi ile dolu idi.

 Balerin-Tango 

Sayın Ganire Paşayeva ermeni-Azerbaycan münakaşasının en hararetli döneminde bir heyet halinde Türkiyeye gelmiş bulunmakta idi. Elbette ki, siyasi lobi faaliyetleri yapmaları çok doğaldı. Onun içinde Türkiyedeki parti teşkilatlarını ve medyayı adım-adım dolaşıyorlar ve de müthiş konuşmalar yapıyorlardı.

Fakat bazen aşırı giderek mevcut hükümete de dokunuyorlardı. Bu durum hükümet cenahında negatif etki yaptı ve denildi ki, bu bayanlar kendilerine DOST-AHBAP-ARKADAŞ bulmuşlar, yanlış beyanat veriyorlar.

Ganire hanımefendi çok heyecanlı olduğu için, konuşmaları bir az sert olmakta idi. Zaten medya arkalarında dolaşıyor, devamlı olarak televizyonlarda konuşuyorlardı. Bu bayan heyet son derece zarif ve latif giyimli idi.

Özellikle Ganire hanım diz üstü kısa etek giydiyi için dikkat çekiyordu. Bir kaç günlük ziyaret içerisinde tüm türk entellektüellerini hem hayran kılmış ve hem de bloke etmişlerdi. Ben devamlı toplulukların bulundukları yerlerde olurum. Orada bir arkadaş, sanki bilmiyormuş gibi dedi ki, hocam, dün akşam televizyonda konuşan bayan MANKENMİDİR-BALERİNMİDİR, NEDİR BU TANGO?

Dedim ki, arkadaş, o tango dediyin bayan Azerbaycan parlamentosunun en gözde siyasi potansiyelli, en yüksek, müthiş türkçü ve türklük yanında olan hitabet sanatı çok yüksek olan bir millet vekilidir. Bir baktım soru soran arkadaş ağzı açık ayran delisi gibi beni dinliyor.

 Ne sihirdir, ne keramet, el çabukluğu marifet

Siyasi paronoya içerisinde olan, Ankaranın sabık sefiri aritmatik öğretmeni Mehmet Nevruzoglu ile onun yoldaşı olan devlet müşaviri Hidayet Orucov birden-bire bana bir psikopat edası ile saldırmaya ve akla-hayale gelmiyen iftiraya-böhtana, şantaja ve sabotaja başladılar. Ben sanki Azerbaycanda mevki-makam, millet vekilliyi ve ya nazırlık bekliyor, o iki beceriksizin ekmeklerine engel oluyordum.

İşte tüm bu gibi hayal alemi Azerbaycanı perişanlığın ve yıkımın eşiyine getirmiştir. Rahmetli prezident dünyanın her yerinde diyasporanın güçlenmesini istemekte idi. İşte bunun içinAnkarasefirliyinin emrine 1 milyon dolar havale etti. Ermeniye karşı diyaspora mutlak surette güçlenmeliydi. Bütün bunlara rağmen, aritmatik öyretmeni sefir büyük bir gizlilik içerisinde, 1 milyon doları nereye harcadı, kesinlikle belli etmedi. Sonra ifade etti ki, İhsan Doğramaçı ile bölüşmüşler. Hangi fatura ile, hangi senetle, hangi resmi ihale ile bu 1 milyon dolar harcanmış, ya da buharlaşmışdı.

Ey halkım, görüyormusunuz, sizlerin alın teriniz nasıl yağmalanıyor? Devlet ve ya Harici İşler Nazırlığı bunun hesabını nasıl soracak? Neden soramaz!?

                                                                                                                                      “Xural” qəzeti,

il 9, sayı: 037 (445), 20 sentyabr 2011

 

Əlaqəli məqalələr

Bir cavab yazın

Sizin e-poçt ünvanınız dərc edilməyəcəkdir. Gərəkli sahələr * ilə işarələnmişdir

Bunu da oxuyun
Close
Back to top button