Türkiyəli yazar FETÖ-nün Azərbaycana təhlükəsindən yazdı

Türkiyənin İğdır şəhərində dərc olunan “Yaşıl İğdır” qəzetinin sahibi və baş redaktoru Cabbar Şıktaş Azərbaycanda FETÖ təhlükəsindən bəhs edən köşə yazısı yazıb. Yazı Cabbar bəyin şəxsinin şahidliyi ilə baş verən bəzi hadisələr əsasında qələmə alınıb. Yazının əhəmiyyətini və Azərbaycanla bağlı ilkin mənbənin özü tərəfindən açıqlandığını nəzərə alaraq, xural.com olaraq Cabbar Şıktaşın köşəsini olduğu kimi yayınlayırıq:

AZERBAYCAN’da  FETÖ TEHLİKESİ

Fetullahçı Terör Örgütü üyeleri Azerbaycan’da da çok ciddi bir şekilde yapılanmış durumdadırlar. Devletin içine sızmış olan bu teröristler, Azerbaycan’da yüz yıldır hiç konuşulmayan, bilinmeyen Mezhepçiliği körüklemiş, devlet içine sızarak Azerbaycan’da yaşayan Şia’lara operasyon yapmış, mahkum etmiş ve hatta 15 Temmuz sonrası bazı iş adamlarını bilinçli olarak sınır dışı ettirmişlerdir.

Öylesine sinsi ve öylesine sistematik çalışıyorlar ki, kendi yaptıkları yanlışları yönetmeye çalıştıkları devletlerin yürütmesinde bulunan kişilere yaptırarak ikitaraflı yok etme stratejisi uygulamaktadırlar. Azerbaycan’ın bu işi hafife almaması gerekiyor.
Azerbaycan ve Nahcivan’da holdingleşen, PKK ve FETÖ’ye maddi ve manevi yardımlarda bulunan, devletin içine girip yön verip yöneten bu kişiler mercek altına alınmalı, vatanperver insanların mağdur edilmesine engel olunmalıdır.

Lütfen basite almayın. Sadece görmek isteyin ve görün. Görmek isterseniz o kadar çok şey karşınıza çıkacak ki, altınızın oyulduğunu, Azerbaycan’ın FETÖ, VAHABİ VE SELEFİ akımlar tarafından istila edilmeye çalışıldığını fark edeceksiniz.

FETÖ’ NÜN ÖZEL HEDEFLERİNDEN BİRİ DE AZERBAYCAN’DI

1992 yılında hasret köprüsü açılmadan önce birkaç kez Nahcivan’a-Azerbaycan’a kaçak geçmiştim, kapı açıldığında her hafta Nahcivan’daydım. Ayda bir de Azerbaycan’a giderdim.
Bir yıl geçmeden FETÖ’cüler kapağı Nahcivan ve Azerbaycan’a attılar. Her yerde onlar vardı.
Ve insanları o yumuşak, şeytani konuşmaları ile etkileyip okullarında eğitime aldılar.
Sonra Üniversitede okutmak için Türkiye’ye getirdiler.
Binlerce öğrenci; FETÖ’nün okullarında, üniversitelerinde okudu.
Hem beyinleri yıkandı, hem inançları değiştirildi.
Her biri birer FETÖ kölesi yapıldı. Türkiye’de olduğu gibi…
Şimdi büyük bir bölümü devlet yönetiminde.

Kimin Fetö okullarında okuduğu, kimin Fetö aracılığı ile devlet kademelerine yerleştirildiği, hangi Holding’in Fetöyle diyaloğu olduğu, himmet verdiği, SOCAR firmasına onca Fetöcünün nasıl yerleştirildiğini, aslında herkes biliyor. Gereği yapılmaz ise, Azerbaycan’ın başı ilerleyen günlerde çok ciddi derde girecektir.

Şimdi ne yapıyorlar, fıtrat olarak Fetö ile hiçbir bağlantısı olmayan, aynı kazanda kaynasalar bile birleşmeyecek olan firmaların yöneticilerini sınır dışı ettirerek kendilerini kamufle etmeye çalışıyorlar. Oysa ki Azerbaycan için canını ortaya koyan bu iş adamlarının Fetönün ne bezinde ne de tarağında bir ilgilerinin olmadığını hem Türkiye biliyor hem de Azerbaycan. Ancak bu hamlenin kimler tarafından yapıldığı da bilinmekle beraber ortaya çıkarılmalıdır.

EĞİTİMLE GİRDİLER, TİCARETE HAKİM OLDULAR

Bir ara Nahcivan Muhtar Cumhuriyeti Alî Meclis Başkanı Sayın Vasıf Talıbov ile bir buçuk saat’lik bir görüşmemiz olmuştu. 1992 yılından beri tanıştığımız, kendisine ve o yıllarda Merhum Haydar Aliyev’e büyük muhabbet duyduğunu herkes bilirdi. Zira benim de Nahcivan için verdiğim mücadeleyi kendileri çok iyi bilir ve şahit olurlardı. Sohbetimizde bana, “senin için ne yapabilirim” diye sormuştu Sayın Talıbov… Ben de “can sağlığı, eğer olursa bana çifte vatandaşlık verin” demiştim. Sayın Talıbov da; “söz veriyorum, yetki verildiğinde ilk vatandaşlığı size vereceğim” demişti. Ve alt yapı olsun diye basına bakan Bakanlık talebiyle bir yıllık vize vermişlerdi.
Bir gün FETÖ’nün Nahcivan genel müdürü (yani imamı)’na baş öğretmen madalyası verildiği haberi geldiğinde çok kızmış, o kızgınlıkla eleştirilerde bulunmuştum. Azerbaycan ve Nahcivan bu kişilere hem “ayrımcılık yok” manasında geçit vermiş; okul, üniversite açmalarına izin vermiş ve hem de bu şeytanlar öyle mülayim, öyle sinsi davranırlardı ki, ilgi toplamaları gayet doğal olmuştu. Tabiî ki Türkiye’nin referansını da unutmamak gerek…  İşte böyle bir Örgüte inanıp o yıl baş öğretmen madalyası verilmişti. Ben de bu örgütü o yıllarda tanıdığım için tepkimi koymuştum.

Eğitimle kalmayıp ticarete de el attılar. Nahcivan’da ve Azerbaycan’da her sahada iş kurdular. Azerbaycan devleti önlerini hiç tıkamadı. İstedikleri gibi at koşturdular. Üniversiteye okul malzemesi götürüyoruz diyerek, pazarda satılan aklınıza ne gelirse götürüp satışa sundular.

Büyük holdinglerin kurulmasına, kurulan holdinglerin içine girmeye ve aynı zamanda eğittikleri öğrencilerin devlet kademelerine yerleşmesine zemin oluşturdular.

Türk Subayların yetiştirdiği ordu mensupları yine bunların elinden geçti. Yani Azerbaycan ve Nahcivan şu anda Türkiye kadar tehdit altında.

Bir diğer konu Azerbaycan ve Nahcivan’da her ne hikmetse hep ihanet şebekeleri hoş sedaları ile her yere yerleştiler. Canını ortaya koyanlar ise hep dışlandılar. Azerbaycan’ın kuyusunu kazanlar el üstünde tutulurken, holding sahibi yapılırken, kendini ifade edemeyen, ancak her eyleminde tüm varlığını Azerbaycan yoluna feda eden kişiler üzülerek ifade etmeliyim ki istenmeyen adam ilan edilmekte, aranıp solmamakta, ilgi alaka gösterilmemektedir.

xural.com

Əlaqəli məqalələr

Bir cavab yazın

Sizin e-poçt ünvanınız dərc edilməyəcəkdir. Gərəkli sahələr * ilə işarələnmişdir

Bunu da oxuyun
Close
Back to top button